Bir kahve fincanı gibisin Tiflis…

20/10/2015

Suat Taşpınar – Gezginin kendince ritüelleri vardır her gittiği limanda… Kimisi içinden o şehir akan bir romanı okur sokaklarında… Kimisi o şehri hatırlatacak gösterişsiz ama manalı bir objeyi atar sırt çantasına… Ama gezgin bir de kahve tutkunuysa, gittiği her şehirde bir manzarada mevzilenir, o anı bir kahvenin kokusuyla kırk yıl hatırlı kılacak yeri bulur, usul usul yudumlar kahvesini.

İşte gezginin yolu 2 bin 500 yıllık kadim şehir Tiflis’e düşerse, bu hakkını kullanacağı yer olmaya namzet iddiasız bir kafe, Narikala tepesinde kartal yuvası gibi mevzilenmiş, onu bekler…

Gürcistan’ın başkentinde turistler için olmazsa olmaz, teleferiğe kurulup, Kura Irmağı’nın üstünden geçip, kalenin bulunduğu Narikala tepesine çıkmaktır. Ama bu pek çok şehirde tanığı ve de kurbanı olacağınız bir “turistik atraksiyon” değildir. Sizi keyfin zirvesine çıkaracak, bu güzel şehre tepeden bakıp doyumsuz manzarayı içinize çekmenize vesile olacak bir “farz”dır.

Eğer bacaklarınıza ve ciğerlerinize güveniniz varsa, teleferiği pas geçip, keçi yolunu aratmayan kargacık burgacık sokaklardan yarım saatte adım adım tırmanabilirsiniz tepeye.

Öyle ye da böyle, tepeye çıkıp yüzünüzü Kura Irmağı’nın iki yakasına serpilmiş, eski ile yeninin ahengiyle salınan şehre çevirin. Sağınızda Narikala kalesinin surları, solunuzda Sovyet coğrafyasında pek çok örneğini göreceğiniz devasa “Vatan ana” heykellerinin Gürcü uyarlaması “Kartlis Deda” kalacak.

Siz önce kartal bakışıyla vadiyi süzün… Tiflis’i içinize çekin.

Ve efsaneyi hatırlayın:

“Tiflis, MÖ 5. yüzyılda ormanlarla kaplı bir yerdir. Bir gün Kral Vahtang Gorgasal ava çıkar. Aralıksız uçan sülünün peşine eğitilmiş atmacasını salar. Aradan zaman geçer, ne atmaca ne de sülün görünürde yoktur. Onları aramaya başlarlar ve kısa zaman sonra ikisini de sıcak suya düşmüş olarak bulurlar. Kral orayı çok beğenir ve bir kent kurmalarını buyurur. Kente, orada bulunan tbili (ılık) sudan dolayı Tbilisi adı verilir.”

Sonra tam gözlem platformunun altında, birkaç merdiven basamağından inilen ve manzaraya doğru bir kayanın üzerinde uzanan 3-4 masalık iddiasız kafeye inin. Adını bile hatırlamadığımız, ama manzarasını ömrümüz oldukça hatırlayacağımız o mekana… Gözlerinin yeşilinde kaybolacağınız Liza adlı bir kızın elinden masanıza inen kahvenizi için…

Oradan bakınca Tiflis’in tepelerle çevrilmiş bir vadinin içinde, sanki fincanın içindeki kahve gibi durduğunu göreceksiniz. Kahvenizi işte bu manzaraya karşı ağır ağır yudumlayın. Tiflis’in falına bakın. Bir şehri daha keşfetmenin, “Benim şehirlerim” arasına bir güzelliği daha katmanın keyfini sürün…

Sonra teleferiği boş verin; tepeden aşağı, eski şehre doğru merdivenleri inin…

Güzel bir kahve molasının ardından, kadeh kadeh şaraplarla mest olacağımız bir Tiflis gecesine doğru yuvarlanın…

Bir kahve fincanı gibisin Tiflis... 1

*Yazıda bahsedilen, Tiflis’i kuşbakışı gören kahve!

Avatar photo

Kahvve.com farkıyla Türkiye ve dünyadan kahve konusunda özel haberler ve incelemeler... Kahve hakkında aradığınız her şey kahvve.com'da. Tek gündemimiz var: Kahve!

error: © 2021 Kahvve.com

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?