Bugün 10 Kasım 2015. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 77. ölüm yıldönümü. Ona şükran ve minnetimizi sadece 10 Kasım’larda değil nefes aldığımız her an kalbimizde hissediyoruz.
Anıtkabir’de, Dolmabahçe’de ve Türkiye’nin daha pekçok yerinde saygı duruşları yapılırken Atatürk’ü anlamak için onun hayatını iyi bilmek gerekiyor.
“Arabasına atlayıp sıkça geldi buraya. Ortalığı ayağa kaldırmadan! Korumasız filan! Basit bir hasır koltuğa oturup şoförünün yaptığı kahveyi içti.”
10 Kasım’da Atatürk’ün kişiliğini anlatan ve hatta içinde kahve de olan bu yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. Yazının kaynağı Hürriyet yazarı Yalçın Bayer sahibi de basının kıdemli isimlerinden Orhan Karaveli.
‘Atatürk, Babam ve Ben’
Atatürk’ün, şimdilerde sorumsuzca üzerine gidilen ‘Atatürk Orman Çiftliği’nin ağaçlandırılmasında işçilerle birlikte çalıştığını; çoğu kez gün boyunca onlarla birlikte ter döktüğünü ve yorulunca bir hasırın üzerine uzanıp dinlendiğini bu kitaptan öğreniyoruz. Makamı ile ilgili yazışmaları bile bu hasırın üzerinde inceleyip imzalarmış. Bir zamanların zavallı Ankara bozkırındaki nasılsa ayakta kalmış bir yaşlı iğde ağacını veya Çankaya Köşkü’nün bahçesindeki bir başka yaşlı ağacın, inşaat bahanesiyle ve ondan habersiz kesilmesine adeta isyan etmiş sevgili Atatürk.Peki, bizlere güzel ve kocaman bir yurt armağan eden Atatürk bizden kendisi için bir şey istedi mi? Devletin, ‘belki deniz havası hastalığına iyi gelir’ düşüncesiyle kendiliğinden satın alıp armağan ettiği Savanora Yatı ile İstanbul, Florya’daki mütevazı ‘deniz evi’ sayılmazsa kendisi için bir başka yer, örneğin bir ‘saray’ filan istedi mi Atatürk?Hayır, istemedi! Belki, aklından bile geçirmemiştir böyle bir şeyi. Ankara ‘Söğütözü’ denilen yerdeki, Selanik ağzıyla ‘koliba’sı, yani tek odalı kulübesi yetti ona! Arabasına atlayıp sıkça geldi buraya. Ortalığı ayağa kaldırmadan! Korumasız filan! Basit bir hasır koltuğa oturup şoförünün yaptığı kahveyi içti. Yanına aldığı gazeteleri inceledi, yorulunca da tek kişilik karyolasının ot doldurulmuş şiltesine uzanıp kendi deyimiyle ‘en güzel uykularını’ burada uyudu. Sonra gene hasır koltuğuna oturup yarın ne tür yeni adımların atılacağını düşünmeye başladı.
‘Atatürk, Babam ve Ben’in yazarı, Ankaralı yaramaz bir çocuk olarak onu son kez bu kulübesinin önünde kahvesini içerken görmüş, onunla konuşmuş ve onun uzun, ince parmaklarını saçlarında burada hissetmişti. Babası, Kurtuluş Savaşı boyunca onun hizmetindeydi. En gizli mektuplarını yerlerine götürmek ve cevaplarını ona getirmekle görevliydi. ‘Kuvvacı’ babayla bugünün kıdemli gazetecisi oğlunun Atatürk’le ilgili anılarını bulacaksınız bu kitapta.Orhan Karaveli 10 Kasım Salı 12.00’de (bugün) TÜYAP’ta Doğan Egmont standında kitaplarını imzalayacak.
#BenimiçinAtatürk nedir?
#AtatürkDemek emperyalizme karşı tarihin en büyük mücadelesini veren kahraman milletin tüm hayatını halkına adamış lideri… izin silinmez
— ağrısız Baş (@agrisizBas) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek Trablusgarp, Çanakkale, Sakarya, Kocatepe siperleri, ve VATAN demektir.! pic.twitter.com/nVhzqrlwE2 — Adalet ve Özgürlük (@avneo_ottoman) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek yüreğimizdeki mavi gözlü bir dev… pic.twitter.com/XPltvMGYnB
— Ayşenur Yar (@aysenuryarrr) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek bağımsızlık ve özgürlük demek. İzindeyiz! pic.twitter.com/838JdBCKm7 — Öncü Gençlik (@OncuGenclik) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek ; bir ulusun ALLAHTAN başka hiç kimseye KULLUK etmemesi gerektiğini öğrenmesi demek! @nihatsirdar
— AhmakIsLatan (@CooLRomeo87) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek özgürlük, tam bağımsız Türkiye demek. #AtatürkDemek kişi değil, fikir olmak, sonsuz olmak demek. pic.twitter.com/u2yzm1gAvi — Ceren Viki (@ceren_v2) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek ömrünü cepheden cepheye koşarak geçirmek,bugün oturulan tüm devlet koltuklarını bahşetmek,sonra da hakaretlere uğramak demek!
— Özlem Esra (@EsraOzlem_) 10 Kasım 2015
#AtatürkDemek “Onlaaar, bunlaaar, şunlaaar” diye ayrım yapmadan, Aziz Türk Milleti demektir. @nihatsirdar — Terbiyesiz Murat (@deccal71) 10 Kasım 2015