Kahvenin keyfini doya doya sürdüğümüz dört günü geride bıraktık. 2015 İstanbul Coffee Festival sona erdi. Kahve festivali bitti ama bizim kahveyle olan yolculuğumuz devam ediyor.
İstanbul bu dört gün boyunca buram buram kahve koktu. Festival biletlerini önceden alanlar şanslıydı. Bileti son dakikaya bırakanlar üzüldü. Biletler bir hafta önceden tükendi ve kapıda bilet satışı gerçekleştirilmedi.
Festivale katılamayanlara katılanlar yaşadıklarını anlattı, bol bol fotoğraf paylaşımı oldu. Vagonlar arasında çekilen selfiler rekor kırdı, Wolters Coffee’nin farklı sunumları festivale damgasını vurdu.
Standların önünde heyecanlı kalabalıklar oluştu. Farklı ülkelerden gelen onlarca çekirdek çeşidi ve kahve sunumları, atölye çalışmaları ve workshoplarla dolu dolu bir festival daha geride kaldı.
Kahve yolculuğumuz lezzete yöneldi
Evimizdeki toz kahveyle başladığımız birinci nesil kahve yolculuğu Starbucks’ın Türkiye’ye gelmesiyle değişti. Kahve kültürümüz de bu değişimden payına düşeni aldı. Artık ikinci nesil kahvecilerdendik. Kahve içmek için Starbucks ve diğer zincirlerin masalarını doldurduk, tezgahlarında kuyruklar oluşturdu.
Sonra filtre kahvenin tadına mekanların farklı konseptleri bulaştı ve üçüncü nesil kahve dönemine merhaba dedik. Artık içtiğimiz kahvenin nereden geldiğini ve nasıl kavrulduğunu sormaya başlamıştık.
Kahvenin hangi ülkeden geldiği ve aroması önemliydi. Seçici davranmaya başlamıştık. Tadımızı ve keyfimizi de bu dönemde bulduk. Geldiğimiz noktayı unutmuyor Türk kahvesinin değerini asla inkar etmiyoruz ancak bu dönemde tadına baktığımız kahvelerin lezzetini de inkar edemiyoruz.
Kahve festivali bize bu lezzetleri bir arada test etme imkanı sağladı. Geçen yıl Galata Rum İlkokulu’nda kısıtlı festival alanında ilki düzenlenmişti. Bu tür organizasyonlar kategorisinde ziyaretçilerden tam not almayı beceren ender festivallerdendi.
Bu yıl festival alanı Haydarpaşa Garı’na taşındı. Bu muhteşem ortam kahvenin lezzetine lezzet kattı. İkinci kahve festivalinde birincisinde yapılan hataları tekrarlanmadı. Ancak ufak tefek pürüzler de yok değildi. Bunlar festivale gölge düşürmeye yetmedi. Seneye bu eksikliklein de giderileceğini tahmin ediyorum. En büyük dileğim, umudum kahve festivalinin her yıl Haydarpaşa Garı’nda yapılması. Bunu başarabilen bir festival İstanbul’un kültürel hayatına damgasını vurur. Film festivali, kitap festivali ya da caz festivali gibi İstanbul’un vazgeçilmezlerinden olur.
2015’in etkinlikleri arasında “unutulmazlar” kategorisine şimdiden aday bu festivalde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Festivaller katılımcısıyla güzelleşir. Kahve festivalini ayrıcalıklı kılan da katılımcılardı. Kahveye ve kahve hakkında her türlü bilgiye doydular. Onların ilgisi festivalin değerni de arttırdı.
Kahve tutkunuzun azalmaması, kahvenizin bol olması dileğiyle…