Starbucks bir kez daha gündemde. “Şirket, kurulduğu günden beri zaten hep gündemde yeni olan ne?” diye soranlar olabilir. Bu sefer gelen haberler dünya kahve imparatoru için pek parlak değil.
Konu Starbucks çalışanlarının yaşadığı zorluklar. Herkesin yakından tanıdığı markanın çalışanlarına uyguladığı şartlar katlanılır türden değil. Aslında bu konu uzun zamandır herkesin bildiği bir sırdı ancak gündemde kalamadı. Gündemi her gün değişen bir ülkede bu tür “önemsiz” haberler okunduktan birkaç dakika sonra unutuldu. Şirket hakkındaki satırlar Starbucks’ın fonladığı ana akım medya kuruluşlarınca görmezden gelinse de son zamanlarda az da olsa birkaç haber sitesinde kendine yer bulabildi.
Olayın geçmişi de uygulanış tarzı da aslında eski. Starbucks adı havalı tadı kötü kahveleri kadar çalıştırdığı insanları sömürmesiyle de ünlü. Sadece çalıştırdıklarını mı sömürüyor bu küresel şirket? Elbette hayır. Kahveleri satın aldığı çiftçileri, o ülkelerin emekçilerini ve hayatta kalabilmek için kahve yetiştiren herkesi de ezip geçiyor.
Konu uzun bir o kadar da detaylı… Bugün anlatacaklarımız Sturbucks’ın Türkiye’deki çalışanlarına uyguladığı baskı.
Türkiye’deki Starbucks çalışanları, şirket içinde gördükleri kötü muamele ve mobbing benzeri durumları açtıkları “Starbucksiscisi” Twitter hesabıyla duyurmaya başladı. Hesapta, maruz kaldıkları kötü koşulları anlatan 10’larca Starbucks çalışanının mesajları yer alıyor. İşçilerden bazıları, müşteriden gördükleri kötü muamele sonrası kendilerine hiçbir desteğin verilmemesini anlatırken, bazıları da asgari ücretle çalışırken uzun saatler boyu mesaide kalıp her türlü işe koşturmalarından bahsediyor.
Bağımsız Emek-Sen Genel Sekreteri Sena Çakır’ın son açıklamalarıyla ABD’li kahve zinciri Starbucks’ın çalışma koşullarına bir kez daha tanık olduk. Starbucks çalışanları hakkında ne diyordu Çakır:
“Çok düşük ücretle ve eksik elemanla çalıştırılıyorlar. Ciddi bir iş güvensizliği var. Amirlerden gelen ciddi bir mobbing var, bazen fiziksel şiddete varıyor. Arkadaşlarımız sürekli ayakta, beş dakikalık tuvalet izni için bile amirden rıza almak zorundalar. Beş dakika gittiyse öğle arasında beş dakika erken gelmesi istenen arkadaşlarımız var.”
Bunlar aslında buzdağının görünen kısmı. Şirkette işe başlayıp bir süre sonra ayrılmak zorunda kalanları anlattığı hikayeler unutulacak türden değil.