Yazmayı seven biriyseniz size ilham verebilecek konuları belirlemeniz gerekiyor. Kahve hakkında yazmak, onu içmek kadar zevkli.
Uzun yıllar önce haberin peşinden koşmaya başladığımda sevdiğim bir konuyu seçmiştim; İstanbul! Aslında bu biraz da o günün şartlarında çalıştığım gazetedeki yöneticilerin kararıydı. Yıllar boyu bıkmadan usanmadan İstanbul haberlerini takip ettim. Doğup büyüdüğüm, merakla her köşebaşını öğrenmeye çalıştığım İstanbul’da olup bitenler beni yakından ilgilendiriyordu. Bu durum bugün de değişmedi. Hala İstanbul’u merak etmeye, öğrenmeye ve bu kent hakkında yazmaya devam ediyorum ve bu bana mutluluk veriyor.
İstanbul macerası bitince sevdiğim bir başka konuya el attım: Seyahat ve gezi yazıları… İstanbul’dan ayrılıp yurt dışına çıktığımda yeni kentlerle, farklı kültürlerle tanışma imkanım oldu. Ben de bu fırsatı iyi değerlendirdim, sadece gezip görmedim…Yaşadıklarımı yazarak bir kenara kaydettim. Yaşadığım kentleri, o kentlerin insanlarını anlatmaya çalıştım. Gezmeyi ve yazmayı seven bir kişi için bundan daha büyük bir fırsat düşünülebilir mi?
İstanbul’u dolaşmaya ve farklı ülkeleri ziyaretlere devam ediyorum. Gördüklerimi yazmayı ihmal etmeden…
Bugünlerde sevdiğim bir başka konu üzerine yazmaya yoğunlaştım: Kahve…
Aslında yeni bir merak değil bu. Kökü 20 yıl öncesine giden bir tanışma. Türk kahvesinden başka kahve tanımayan birinin, Los Angeles’a adım attıktan sonra tattığı kahvelerle başlayan bir yolculuk…
İlk yazının konusu kahveden çok kendi maceralarım oldu. Kahveyi gelecek günlerde sık sık yazacağım. Gözüme çarpan mekanları, yenilikleri, teknikleri ve tarifleri burada sizlerle paylaşacağım.
Kahveye meraklıysanız, değişen kahve kültürü sizin de ilginizi çekiyorsa bu sayfalarda merakınızı çekecek konular bulabilirsiniz. Kahvve.com‘u keyifle takip edeceğinizi umuyorum.
Kahveyle olan yolculuğumuzun uzun, tadımızın şekerli, keyfimizin latte kıvamında olması dileğiyle…