Kış aylarının gelişiyle birlikte kahve tüketiminin artması bekleniyor. Mevsimi bir halkla ilişkiler tercihi olarak seçilmiş ulusal yahut uluslararası kahve günlerini de, bugünlerde pek çok kahve zinciri kutluyor. Kimi işletmelerde ise kahve bir “ikram” konusu oluyor.
Ancak Dalhousie Üniversitesi’nden Sylvain Charlebois’in yayınladığı bir makale, kahve ikramının yakın gelecekte eskisi kadar yaygın olmayabileceğine vurgu yapıyor.
Dünyadaki kahve talebi değişken. Avrupa hala tüm dünyada üretilen kahvenin neredeyse üçte birini tüketirken, Çin son beş yılda tüketimini iki katına çıkardı. Yetişkin Kanadalıların ise yüzde 90’dan fazlasının kahve içtiği bildiriliyor. Her durumda da, çoğu Batı ülkesinde talebin fazla olduğu ve bunun kahve üreten ülkeler üzerinde daha fazla baskı oluşturduğu görülüyor. Ancak, iklim değişikliği ortaya çıktıkça, kahvenin küresel başarı öyküsü için gerçek bir tehlike var.
Kahve, petrolden sonra tüm dünyada en çok satılan ikinci ürün. Kahve çekirdekleri 60’dan fazla ülkede yetiştiriliyor ve dünya çapında 25 milyon aile geçimini bu yolla sağlıyor. Brezilya şimdiye kadarki en büyük üretici ve onu Vietnam ile Kolombiya izliyor. Dünya rekorunun 2017’de kırıldığı ve muhtemelen 153 milyon kilogramın üzerinde kahve ürettiği öngörülüyor. Bugün büyük plantasyonların ve perakende satışlarının milyarlarca dolarlık bir hacmi var.
Ancak, uzmanlar iklim değişikliğinin önümüzdeki 80 yıl boyunca kahve ürünlerini ciddi şekilde etkileyeceği yönünde bir görüş birliğine varıyor. 2100 yılına gelindiğinde, kahve yetiştirmek için kullanılan toprağın yüzde 50’den fazlası artık ekilebilir olmayacak. Daha yüksek sıcaklıklar ve yağış modellerini değiştiren etkenlerden oluşan bir kombinasyon, kahve üretiminin uygun olmadığı bir arazinin oluşmasına neden olacak.
İklim değişikliği kahve fiyatlarını da değiştirecek
ABD Ulusal Bilim Akademisi’ne göre, yalnız Latin Amerika’da, kahve üretiminde kullanılan arazinin yüzde 90’dan fazlası bu kaderi yaşayabilir. Dünyanın en büyük altıncı üreticisi olan Etiyopya’nın üretiminin yüzde 60’ını 2050 yılına kadar kaybedebileceği tahmin ediliyor. İklim koşulları kritikleştiğinde, milyonlarca çiftçinin (Kahve üreticilerinin yüzde 80’den fazlası köylü çiftçilerden oluşuyor) geçim kaynaklarının risk altına gireceği ve üretim kapasitesinin tehlikeye düşeceği öngörülüyor. Bu düşüşe diğer potansiyel katkıların, zararlı canlılar ve hastalıklarla ilgili olması bekleniyor.
İddiaya göre zararlılar ve hastalıklar, sıcaklıkların hayatta kalmaları için yeterli olduğu bölgelere göç edecek ve çoğu çiftçi buna hazır olmayacak. Belki kahve üretimi artırılmaya çalışılacak ancak kalite tehlikeye düşecek. Daha yüksek sıcaklık kahve kalitesini etkileyecek. Daha kaliteli kahve, iklimin kahve çekirdeğinin doğru zamanda olgunlaşmasına izin veren dünyanın belli bölgelerinde yetiştirilebiliyor. Örneğin, dünya kahve üretiminin yüzde 75’ini oluşturan Arap kahvesi, daha az üretilmeye sadece bir kaç derece daha uzak.
Bu tablo, 40 yıl öncesine göre daha ucuz olan kahve gram fiyatlarını, tekrar eskiye çekebilir.
Yani görünen o ki, klim değişikliği ile mücadele etmemek, beraberinde kahve ile olan ilişkimizi değiştirmek zorunda bırakabilecek.
Charlebois ise kahve düşkünlerinin aklından şu sorunun geçtiğini belirtiyor: “Eğer Elon Musk, 2022 yılına kadar Mars’ı kolonileştirmeye başlayabileceğimizi düşünüyorsa, neden Kanada’da kahve yetiştirmeyelim ki?”