Bir zamanlar kahve de yargılandı ve mahkum oldu

06/03/2023

Bu başlığa bakıp mecazi bir anlam çıkarılabilir ama işin aslı öyle değil. Bir zamanlar kahve kelimenin tam anlamıyla sanık konumundaydı ve yargılanmıştı. Hakkında karar verildi. Hüküm ona karşı okundu. Suçlu bulunup idamına (ateşte yakılma) karar verildi. Ve bu karar uygulandı…

Bu yazılanların şaka olduğunu zannetmeyin. Olay bizzat Arap yarımadasında yaşandı ve tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı.

Bir zamanlar kahve!

Kahvenin bugünkü konumuna gelişi hiç de kolay olmadı. Tarihin tozlu sayfalarında kahveyle ilgili alınmış çok sayıda hüküm var. Kahve bir zamanlar tehlikeli içecekler sınıfındaydı. Bırakın içmeyi bulundurmak bile suç sayılıyordu.

Kahvenin müthiş yolculuğunda toplumlar çok farklı uygulamalara tanık oldu. Hem Müslüman hem de Hristiyan aleminde kahveye hiç de iyi gözle bakılmazdı. Kahve konusunda sayısız kararlar alındı. Bu kararlar kahve konusunu netleştirmekten çok kafaları daha çok karıştırdı.

Sizlere bu sayfalarda kahvenin Arap yarımadasında yayılmaya başlamasıyla ortaya çıkan yasal boşluktan bahsetmek istiyorum. Bu boşluğu daha iyi anlayabilmek için bu konuda alınan kararlardan bir tanesini hatırlatmakta fayda var. Bu aynı zamanda kahvenin başından geçen ve unutulmaması gereken gerçek bir öykü. Kahvenin mahkemede yargılanma öyküsü!

Bu hikayeye başlamadan kahvenin Arap yarımadasındaki yolculuğuna gözatalım.

Kahvenin Yemen’den gelişi

Bir zamanlar kahve

Kahve içme alışkanlığı ilk kez on beşinci yüzyılın ortasında Yemen’de popüler oldu. O tarihten önce dinçleştirici etkisinden ötürü kahve taneleri çiğnenmiş olabilir; fakat kahve tanelerinden bir içki yapma pratiği Yemen’e ait bir yenilikti ve 1470 civarında ölen Sufi alim Muhammed el-Dhabhani‘ye atfedilir. O sırada, Sufiler tarafından benimsenen kahve, gece zikirlerinde uykuyu savuşturmak için kullanılırdı.

Kahvenin Arap yarımadasında yolculuğu

Bir zamanlar kahve

Kahve 1510’da Mekke’ye ve Kahire’ye ulaştı. Gelişi büyük bir tartışma yarattı. Arap dünyası kahvenin fiziksel etkilerini kavramakta biraz zorlandı. Önce yasaklandı sonra serbest bırakıldı. Kısa zamanda sokakta, pazar yerinde ve kahvehanelerde satılan sosyal bir içki oldu.

Hristiyanlar kahveye “İslam’ın Şarabı” dedi

Birçok Müslüman tarafından alkolün yasal bir alternatifi olarak kucaklandı. Hristiyanlar kahveye “İslam’ın Şarabı” dedi. Alkol satan yasadışı tavernalardan farklı olarak kahvehaneler, saygın kişilere rastlanabilen yerlerdi. Fakat kahvenin yasal statüsü o yıllarda net değildi.

Bazı Müslüman alimler kahvenin sarhoş edici ve dolayısıyla Hazreti Muhammed’in yasakladığı şarap ve diğer alkollü içeceklerle aynı dinsel yasağa tabi olduğunu savundular.

Dini liderler 1511 yılının Haziran ayında Mekke’de bu hükmü yürürlüğe koymak istediler. Bu aynı zamanda kahve tüketimini yasaklamaya yönelik bilinen en eski girişim olarak kayıtlara geçti.

Ve kahvenin kendisi yargılanıyor

Bir zamanlar kahve

Ahlakı korumakla görevli yerel vali Kha’ir Beg, kelimenin tam anlamıyla kahveyi yargıladı. Uzmanlardan oluşan bir kurul topladı ve büyükçe bir tas kahveden oluşan sanığı önlerine koydu. Sarhoş edici etkileri tartışıldıktan sonra, kurul Kha’ir Beg‘le görüş birliğine vararak kahvenin satışının ve tüketiminin yasaklanmasına karar verdi.

Karar bütün Mekke’ye duyuruldu. Kahveler toplanıp sokaklarda yakıldı. Kahve satıcıları ve bazı müşterileri ceza olarak dövüldü.

Birkaç ay sonra Kahire’deki daha yüksek otoriteler Kha’ir Beg’in Kahire’deki üstleri kahvenin satışı ve tüketimi üzerindeki yasağını kabul etmemekle birlikte onun kahve içilen yerleri ve toplantıları onaylamamasını uygun buldular.

Aslında Kahire’deki yetkilileri endişelendiren şey kahvenin içenler üzerindeki etkilerinden çok, hangi koşullarda içildiğiydi. Çünkü onlara göre kahvehaneler dedikodu, söylenti, siyasal tartışma ve hiciv mekanlarıydı. Ahlaksal açıdan kuşkulu görülen tavlanın ve satrancın da popüler mekanıydılar. Kahire alimleri Kha’ir Beg’in kahve yasağını kaldırdı kaldırmasına ama konuyu da bir türlü netleştiremedi. Kahve tekrar yasal biçimde tüketilir olurken kahvehanelere iyi gözle bakılmadı. Kahvehane muhaliflerinin bu tür yerleri laçkalık mekanları ve fesat yuvaları olarak algılamalarını değiştirmedi.

Kahire kararı sonrasında otoritesi zayıflayan Kha’ir Beg ertesi yıl görevden alındı. Ancak onun ortaya attığı sorular kafaları kurcalamaya devam etti. Kahve gerçekten sarhoş edici miydi? Bu sorunun yanıtını bulmak kolay olmadı.

Müslüman alimler arasında bir türlü görüş birliğine varılamayan bir tartışma kahveyle birlikte tekrar alevlendi.

Kahve İslam alimlerini ikiye böldü

Alimler, peygamberin sarhoş edici içkileri toptan mı yasakladığı, yoksa yalnızca sarhoş olmak için içmeyi mi yasakladığı konusunda bir türlü karar veremiyordu. Herkesin görüş birliğine vardığı konu, sarhoşluğun yasal bir tanımına getirilmesi gereken bir açıklıktı ve bu konuda birkaç tanım geliştirildi.

İslam alimlerine göre, sarhoş kişi “dalgınlaşır ve kafası karışır”, “sükunetten ve mülayimlikten uzaklaşır, aptallaşıp cahilleşir” ya da “kesinlikle hiçbir şey anlamaz, kadını erkekten ya da yeri gökten ayırt edemez.”

Alkollü içkilerle ilgili tarlışmaların bir parçası olarak geliştirilen bu tanımlar haksız yere kahveye de uygulandı. Ancak herkesin bildiği gibi kahve çok miktarda içildiğinde bile, içende bu tür etkiler yaratmıyor, tam tersini yapıyordu. Kahveyi savunan biri, “İnsan ağzında bismillah ile kahve içer ve uyanık kalır, halbuki sarhoş edici içkilerde çılgınca keyif arayan kişi Allah’ı saymaz, sarhoş olur” diyordu.

Bir zamanlar kahve içmeye karşı çıkanlar, içenin fiziksel ya da zihinsel durumunda herhangi bir değişiklik olmasının kahvenin yasaklanması için yeterli bir gerekçe oluşturduğunu savunmaya çalıştılar. Kahveyi savunanlar ise baharatlı yiyeceklerin, soğan ve sarmısağın da gözleri yaşartmak gibi fiziksel etkiler yarattığını, fakat tüketimlerinin yasal olduğunu belirterek bu savı da başarıyla çürüttüler.

Tartışmalar bununla da kalmadı

Kahvenin yarattığı tartışmalar sadece Arap yarımadasıyla sınırlı değildi. Avrupaya yayılmaya başlamasından sonra kahve Hristiyan din adamlarını da böldü. Kimi “Şeytanın İçkisi” derken kimi kahveyi “İslam’ın Şarabı” olarak adlandırdı.

Bugün kahvenin İslam alemindeki tartışmasını anlattık.

Bir sonraki yazımızda kahve hakkında Vatikan’ın kararlarını ve Hristiyanların bu içeceğe bakışını anlatacağız.

O güne kadar herkese keyifli günler bol kahveli mutluluklar…

Remzi Gökdağ

* Kaynak: Altı Bardakta Dünya Tarihi (Tom Standage)

İlgili konular: LONDRA’NIN KAHVEHANELERİ MODERN DÜNYAYI ŞEKİLLENDİREN MEKANLARDI

Bir zamanlar kahve. Kahvenin başdöndüren hikayesi…

error: © 2021 Kahvve.com

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?