Remzi GökdağKahvenin bilmediğimiz türlü özellikleri hakkında hergün yeni araştırmalar okuyoruz. Geçmişte bildiğimizi sandığımız özelliklerinin aslında ne kadar farklı olduğunu öğreniyoruz.
Özellikle ABD ve Avrupa’yı yıllardır kasıp kavuran kahve çılgınlığı henüz Türkiye’de yeni oluşmaya başlayan bir akım gibi görünse de ülkemizde kaliteli kahvenin peşinde iz sürenlerin sayısı artıyor. Her geçen gün kaliteli kahveye olan ilgi büyüyor. Yeni mekanlar lezzetli kahveyi müşterilerine sunma peşinde. Kendilerinin kavurduğu kahve çekirdeklerini taze taze müşterilerine sunan gerçek kahve mağazalarına her geçen gün yenileri ekleniyor. İstanbul bu konuda başı çekse de Ankara ve İzmir’in de kaliteli kahve durakları var. Eskişehir’i de unutmamak lazım…
İçtiğiniz espresso, latte ya da düz filtre kahveden keyif alanlardansanız size bir hatırlatma yapmak istiyorum. Kahvenizin her yudumunda kısa bir dünya turuna çıkıyorsunuz, farkında mısınız?
Eğer kaliteli kahve satan bir mekandaysanız buradan satın aldığınız kahvenin nereden geldiğini, kökünün hangi ülkeye ait olduğunu da öğrenebilirsiniz. Baristalara sorun, kahvenin kaynağını size söyleyecekler. Kolombiya olabilir ya da Etiyopya, belki de Nikaragua…
Siz bu kahvenin keyfini çıkarırken bir an olsun gözlerinizi kapayıp kısa bir yolculuğa çıkabilirsiniz.
Uzaklarda, çok uzaklarda bir yerde bir kahve tarlasına uzanan bir yolculuk… Tropikal iklimlerin sıcak insanları tarlalardaki kahve meyvesini topluyorlar. Kırmızı renkli taze kahveler uzun süren yöntemlerle kabuğundan arındırılıyor. Sonra kahve fabrikalarına alınan bu çekirdekler yine farklı yöntemlerle ya kavruluyor ya da ham olarak çuvallara doldurulup dünyanın farklı ülkelerine doğru yola çıkıyor.
İçtiğiniz kahvenin her yudumunda topikal iklimlerin sıcak ülkelerine böyle bir gezinti yapabilirsiniz.
Hayatlarını kahveye adamış çiftçilerin emeklerini, kahvenin çekirdeğinin elde edilme sürecini, kavrulmasını, paketlenip kamyonlara yüklenmesini hayal edin.
Kahvenizin lezzetini daha yakından tanıyacaksınız.
