Kahve İstanbul’a nasıl geldi?

Kahve elbette ki kahvehanelerle sınırlı değildir; zenginlerin evlerinde işi sadece kahve pişirmek olan hizmetçiler çalışmaya başlamış, Saray'da kahvecibaşılık makamı kurulmuştu.

Arapça'daki kahve kelimesi, bizim bildiğimiz kahveyi anlatmadan önce şarap, yeterince doymuş olmak, saf süt, koku gibi anlamlara geliyordu. Ancak kelimenin, kahve ağacının anavatanı, Habeşistan'daki Kaffa bölgesinden geldiğini söyleyenler de vardır.

Kahveyi İstanbul’a tanıtan ilk kişinin Habeşistan Valisi Özdemir Paşa olduğu söylenir. Kesin olarak bilinen ise 1544’te, Suriyeli iki Arabın, Tahtakale’de İstanbul’un ilk kahvehanesini açtıklarıdır. Adına ‘mektebi irfan’ da denilen kahvehanelerin sayısı hızla artmış, zevk ü sefa içinde gün boyu kahve içen bir erkekler sınıfı türemiştir.

Sert fetvalarıyla meşhur Şeyh-ül İslam Ebussud Efendi, kömür olana kadar kavrulan kahvenin haram olduğuna dair bir fetva vermişse de, önce kahve daha az kavrulmuş, sonra ulemadan tiryakinin karşı fetvalarıyla ehl-i keyf bu yasağı savuşturmanın yolunu bulmuştur.

Sadrazam’ın mutfağının günlük kahve tüketimi 10 okka (yaklaşık 13 kg) kadardı.

Kahve elbette ki kahvehanelerle sınırlı değildir; zenginlerin evlerinde işi sadece kahve pişirmek olan hizmetçiler çalışmaya başlamış, Saray’da kahvecibaşılık makamı kurulmuştu.

Tedbirler ölüm cezasına kadar varmıştı

Kahve pişirmenin kolay bir iş olduğu da sanılmasın; Sadrazam’ın mutfağının günlük kahve tüketimi 10 okka (yaklaşık 13 kg) kadardı.

Bu arada sofular boş durmuyorlar, zaman zaman sert tedbirler alınmasını sağlıyorlardı. IV. Murad zamanında bu tedbirler ölüm cezasına kadar varmıştı.

Ancak kahve, Karacaoğlan’ın ‘ağalar beyler içerler’ dediği kadar şehirlilere ve zenginlere mahsus bir içkiydi.

Sonunda kahve yasağı kalktı kalkmasına ama yine de kötü şöhretli arkadaşlarla birlikte anılmaya devam ediyordu.

18. yüzyıla gelindiğinde bu kötü şöhreti unutulmuş, kahve çoktan bütün Anadolu köylerine girmiş, tiryakilerinin, tutkunlarının sayısı iyice artmıştı.

Kahve tarihinden ilginç notlar

Remzi Gökdağ gazeteci, yazar ve yayıncıdır. 1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabir olarak çalışmaya başlayan Remzi Gökdağ, İstanbul konulu haberleriyle çeşitli gazetecilik ödüllerine sahiptir. Remzi Gökdağ'ın Başka Şehirler, Sevgili İstanbul, Amerikan Medyası’nda 11 Eylül ve Park Otel Olayı adında dört kitabı vardır. Remzi Gökdağ hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Önceki Yazı

Kahve ayıltır mı? Yaygın inanış ne kadar doğru?

Sonraki Yazı

Starbucks’ın mozaik kek tarifi

Tarih son yazılar

Osmanlı’da Kahvehaneler

Osmanlı’da kahvehaneler nasıldı? Merak edenler ayrıntılı bilgiyi bu yazıda bulabilir. Osmanlı’da kahvehaneler insanların konuşutuğu, tartıştığı, problemlere çözüm…

Yazarların penceresinden kahve

Gazetecilik tarihimizin efsane isimlerinden Burhan Felek, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki Hadiseler Arasında adlı köşesinde kahveye dair ilginç bir…

Hacı Reşid Ağa Kıraathanesi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi İstanbul’un kaybolan bazı mekânlarını sayfalarına taşıdı.…

Kahvenin İstanbul macerası

Kahve, İstanbul’a Kanuni Sultan zamanında, çok olaylarla girmiş... Örneğin, kahvenin İstanbul’a getirilmesi, Tahtakale’de bir kahvehane açılması,…

error: © 2021 Kahvve.com